Yenilenebilir Enerji Kaynakları, Teşvikler ve İlimiz İmkânları Bilgilendirme Toplantısı
Elektrik enerjisi, üretim, dağıtım ve ilgili hizmet faaliyetleri meslek komitemizin öncülüğünde düzenlenen toplantımıza hepiniz hoş geldiniz.
Sözlerime öncelikle 24. Grubumuza teşekkür ederek başlamak istiyorum. Odamızın en aktif gruplarından birisi… Komite üyelerimiz arı gibi çalışıyorlar, CK gibi kurumlarımızla belli periyodlarla bir araya geliyorlar, tüm sektörlerimizin sorunlarına çözüm üretmeye çalışıyorlar.
Kentimize değer katan proje önerileriyle geliyorlar. Hem bu toplantı için hem de gösterdikleri performans için kendilerine teşekkür ediyorum. Bir diğer teşekkürüm bugün bizlerle olan konuklarımıza olacak. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızdan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’mızdan ve KOSGEB’den alanlarında uzman son derece yetkin konuklarımız var, kendilerine bugün bizlerle birlikte oldukları için teşekkür ediyorum.
Enerji, Odamızın gündeminde sürekli olan ve bundan sonraki süreçte de konuşmaya devam edeceğimiz bir konudur.
Dünya geliştikçe, nüfus arttıkça, teknoloji geliştikçe enerjiye olan talebin sürekli olarak arttığını görüyoruz.
Türkiye’de yaşanan talep artışı ise çok daha yoğundur. Geçtiğimiz 20 yılın verilerine baktığımızda OECD ülkeleri arasında enerji talebinin en fazla arttığı ülkenin Türkiye olduğunu görüyoruz. Diğer taraftan Türkiye’nin enerji talebinin %70’den fazlası dışa bağımlı durumdadır. Halihazırda net enerji ithalatçısı bir ülkeyiz.
Dış ticaret verilerimize baktığımızda geçtiğimiz Mayıs ayında 29,6 milyar dolarlık ithalat yapmışız, bunun 6,9 milyar doları enerjiden kaynaklanıyor. Enerji fiyatlarındaki her yükseliş dış ticaret açığımız üzerinde büyük baskı oluşturuyor, üretim maliyetini artırıyor.
Haziran ayında üretici fiyat endeksi %138 olarak açıklanırken endeksi en fazla yukarı çeken kalem %318’lik artışla enerji olmuştur. Nitekim üyelerimize ve meclisimize yönelik yaptığımız anketlerde de enerji maliyetleri en önemli gündem maddesi olarak öne çıkmaktadır.
Enerji konusunu asla geri plana itilebilecek bir husus değildir. Bir ülkenin ekonomisi cari açıkla ayakta kalabilir, ancak enerji açığı ile çöker. Enerji demek üretimdir, istihdamdır, ekonominin kalbinin atması demektir.
Bugün geldiğimiz noktada en fazla konuştuğumuz konulardan birisi de enerjinin nasıl üretildiği hususudur. Halihazırda fosil yakıtlara dayalı üretim daha ekonomik gibi görünse de bunun sürdürülebilirliği bulunmamaktadır.
Bildiğiniz üzere Dünya’nın önünde iklim değişikliğine karşı 2050 yılına kadar net sıfır emisyon hedefine ulaşma zorunluluğu bulunmaktadır.
Türkiye olarak biz de bu hedefe destek vermek için enerjide dünya genelinde yaşanan dönüşüm sürecine ayak uydurmak durumundayız. Nitekim ülkemizde toplam sera gazı emisyonunda en büyük payı %70,2 ile enerji kaynaklı emisyonlar alıyor.
Bugün bütün dünya yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapıyor. Yeni bir küresel enerji ekonomisi ortaya çıkmış durumda. Dünya Enerji Konseyi verilerine göre 2020 yılında ekonomiler Covid karantinalarına mahkumken bile rüzgar ve güneş enerjisi yatırımları hızla büyümeye devam etti, elektrikli araç satışları rekorlar kırdı.
Uluslararası enerji ajansının 2021 raporuna göre 2026 yılına kadar, küresel yenilenebilir elektrik kapasitesi 2020’nin %60 üzerine çıkacak. Yani 6 yıl içerisinde %60’lık bir artışla 4800 Gigawat düzeyine ulaşılacağı öngörülüyor. Bu kapasite halihazırdaki fosil yakıtların ve nükleer enerjinin mevcut toplam küresel kapasitesi kadardır.
Bizim de bu küresel enerji dönüşüm ekonomisinde ülke olarak doğru konumlanarak yerimizi almamız gerekiyor. Antalya olarak ülkelerle yarıştığımız turizmde ve tarımda, katma değerli sanayi sektörümüzde yenilenebilir enerji dönüşümüne hız vermemiz gerekiyor.
Devletimizin bu konuda verdiği önemli destekler var. Bunların bir kısmını ATSO olarak geleneksel hale getirdiğimiz Devlet Destekleri Zirvesi’nde ele aldık. Bugün konuklarımızdan daha güncel bilgileri alacağız.
Yenilenebilir enerji dönüşümüne örnek olabilmek, üyelerimizi özendirebilmek adına ATSO olarak bir dizi çalışmamız da devam ediyor. Â
Odamızın stratejik planı kapsamında ele aldığımız çalışma alanlardan birisi çevreci dönüşümdür. Bu başlık altında kentimizin ilgili tüm kurumlarını kapsayan katılımcı bir yaklaşımla çalışma grupları oluşturduk ve çalışmalar sonucunda ortaya çıkan ilk raporun sonuçlarını geçtiğimiz günlerde açıkladık. Döngüsel ekonomiden enerji dönüşümüne, iklim değişikliğine dirençli ekonomiden su yönetimine kadar çok sayıda alt başlıkta Antalya’nın yol haritasını oluşturuyoruz.
Bu kapsamdaki sembolik adımlarımızdan birisini de bu toplantıya da ev sahipliği yapan hizmet binamızda atıyoruz. Odamızın çatısını önümüzdeki günlerde güneş panelleri ile donatacağız ve enerji ihtiyacının %43’ünü yenilenebilir enerji ile karşılayacağız. Ayrıca otoparkımıza bir şarj istasyonu ünitesi kurduk, günlük işlerimizde elektrikli aracımız görev yapıyor.
Türkiye olarak elimizdeki kaynaklara baktığımızda bizim Avrupa ülkelerinden daha fazla yenilenebilir enerji potansiyeli barındırdığımız çok açıktır.
Biz iş insanlarına düşen, bu dönüşüm ekonomisinde kendimizi doğru bir yere konumlandırmaktır. Önümüzdeki süreçte düşük karbon enerji teknolojilerine yatırım, enerji verimliliği, akıllı şebeke yönetimi gibi konular gündemimizde olmalıdır. Çünkü bu yolda Bakanlıklarımızın ortaya koydukları vizyon kadar, özel sektörün katkısı ve dinamizmi de son derece önemlidir.
Bugün bizlerle olan değerli konuşmacılarımız, ülkemizin yenilenebilir enerji yolculuğunu makro bakış açısı ve verilen destekleri anlatarak bizlerle paylaşacaklar.
Bu toplantının ilgili desteklerin etkin şekilde değerlendirilmesi için katkı sunmasını diliyorum. Antalya’nın ülkemizin enerji dönüşümünde öncü il olma potansiyeli olduğunu düşünüyorum. Umarım devletimizin desteği, iş dünyamızın vizyonu ve dinamizmi ile bunu en iyi şekilde hayata geçirebiliriz.
Bu duygu ve düşüncelerle toplantımızın faydalı geçmesini diliyor, katılımlarınız için hepinize teşekkür ediyor, sizlere sevgi ve saygılarımı sunuyorum.