Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum, sağlığınızın, moralinizin iyi olmasını diliyorum. Son günlerde çevremizde covid vakaları, grip vakaları aşırı derecede arttı. Yönetim Kurulu toplantılımızı da mecburen zoom üzerinden yapmaya başladık. Bu ay Meclisi de yine bu şekilde yapıyoruz. Vaka sayısı ve can kaybında dünyada ilk 10 ülkeye yaklaşıyoruz. Günlük 70 bin vaka sayıları pandemi döneminin en yüksek vaka sayısıdır. Maalesef son zamanda hepimiz bir rehavete kapıldık. Nasıl olsa virüs artık çok etkilemiyor diye düşünüyoruz. Can kaybı geçen yıla göre daha az, ama can kaybı sayı ile sayılacak bir konu değildir. Türk sinemasının önemli isimlerinden olan Sayın Fatma Girik’i kaybettik. Allah’tan rahmet diliyorum. Kendisi rutin sağlık kontrolüne gitmiş covid virüsü almış, aşı olmasına rağmen vefat etti.
Uzmanlar vaka sayısının 300 binlere çıkacağını söylüyor. Geçen yıl önlemlerde geciktik, Nisan ayında pik yaşadık, turizm sezonunu geç açtık, birçok ülkeye uçuşlar ancak Temmuz ortasında başladı. İngiltere ekim sonu açıldı. Bu nedenle ülke olarak 1-2 ay daha dişimizi sıkalım. Şu dönemde mümkün olan her önlemi alalım. Toplu taşımada, kapalı mekanlarda mesafe kurallarına uyalım. İmkanı olanlar evden çalışma sistemine geçsin. Önlem alırsak bu illetten artık kurtulacağımızı ümit ediyorum.
Ekonomide ve sektörlerde sorunlar devam ediyor. Aralık ayında döviz depremi yaşadık, birkaç günden beri de doğal gaz depremi yaşıyoruz.
Doğal gaz zammından şikayet ederken geçen hafta İran gazı kesintisi gerekçesiyle gaz tedarikinde de kesinti yapılması sanayi üretimine dinamit koymuş oldu. BOTAŞ ayın 20’sinde, yani Perşembe günü yüksek tüketim yapan sanayi kuruluşlarına ve elektrik üreticilerine kesinti duyurusu yaptı. Hafta sonu TOBB, Enerji ve Sanayi Bakanlarımızla online toplantı organize etti. Sektörlerin durumu anlatıldı, et, süt, ekmekte kesinti kaldırıldı. Arkasından elektrik kesintileri gündeme geldi. Kesintinin nedeninin İran olduğu söyleniyor. Oysa bir tablo paylaşayım, 2020’de İran’ın doğal gaz ithalatımızdaki payı %11. Geçen yıl 10 ayda ise %16.
Ana kaynağımız Rusya %48 paya sahip, Sonra Azerbaycan var, ayrıca Cezayir’den, ABD’den de doğal gaz alıyoruz. Şimdi %16 paya sahip İran 10 günlük bir kesinti nedeniyle bizim sanayimizde %40 kesintiye yol açıyorsa burada bir hesap hatası var demektir.
Sektör mensupları yazın zam yapmamak için ithalat yapılmadığını, depolardaki gazın kullanıldığını, havalar soğuyunca arzın yetersiz kaldığını söylüyorlar. Bu doğruysa ortada bir plansızlık, programsızlık, yönetim hatası olduğu açıktır. Bunun sorumlusu kimdir, hangi kurumdur bilmiyoruz. Dün bir yazar “yanlışları konuşmaktan doğruları unuttuk” demiş. Gerçekten doğru bir söz. Artık şeffaf, yapıcı, çözüme dönük bir tartışma ortamı kalmadı. Sanayide, üretimde, ihracatta panik yaşanırken ülke gündeminde anlamsız konular var.
Bu kadar sorun varken halen ülkede bu kadar siyasi kavga olması kabul edilebilir bir şey değil. Artık siyasetin bir kenara bırakılması kesinlikle şarttır. Bütün sistemi, kurumları siyasetin dışına çıkarmak zorundayız, aksi halde hangi parti olursa olsun, her gün bir başka sıkıntı yaşamaya devam ederiz.
Elektriğe ve doğal gaza bir yılda yüzde kaç zam geldiğini artık hesap edemiyoruz. Kademeli fiyatlama, tarife değişiklikleri derken konut elektriğinde ilk aşamada yıllık zam %200’e yakın, tarımsal sulamada %120, ticarethanelerde %158 oldu. Aslında kademelendirme nedeniyle kimse henüz ne kadar zam geleceğini de bilmiyor, fatura geldikçe göreceğiz. Antalya diğer illere göre sıcak iklimde olduğu için biz doğalgazı pahalı kullanıyoruz, bu durumda yazın da elektriği ucuz kullanmamız gerekir.
Çarşamba günü TOBB otomotiv sektör meclisi toplantısı vardı. Otomotiv sanayicileri elektrikte %270, doğal gazda %400 zam olduğunu söylediler.
Organize sanayilerde doğal gaz indirimleri kaldırılınca organize tarifesi dışarıdan 3 kat daha yüksek hale geldi.
Elektriğin bir kısmı doğal gazla üretildiği için doğal gaza ve dövize bağlı artış var, ama ülkemizde Atatürk barajı, Karakaya, Keban, Ilısu gibi barajlarımız var, rüzgar santralleri var. Doğal gazda Rusya ve Azerbaycan ile anlaşmalarımız uzun dönemli, dolayısıyla spot fiyat artışından bu kadar etkilenmemiz gerekir.
Buna rağmen bu kadar fiyat artışlarının asıl nedeni dövizdeki artıştır. Bizim asıl derdimiz dünyadaki fiyatlarla beraber dövizin artmış olmasıdır.
Dünyada da enflasyon var, Avrupa’da gaz fiyatları arttı diyoruz, ama orada sanayi tarifesinde %300-400 gibi artışlar yok. Almanya’da geçen yıl sanayi doğal gaz fiyatı artışı %122, elektrik zammı ise %74.
Avrupa Birliği’nde enflasyonu da göstereyim. Danimarka, İrlanda gibi bazı ülkelerde enerji nedeniyle ÜFE çok arttı. Fakat TÜFE oranları buna rağmen tek hanede.
TÜFE
2021M11
2021M12
European Union
5,2
5,3
Belgium
7,1
6,6
Bulgaria
6,3
6,6
Germany
6,0
5,7
Greece
4,0
4,4
Spain
5,5
6,6
France
3,4
3,4
Netherlands
5,9
6,4
Austria
4,1
3,8
Poland
7,4
8,0
Portugal
2,6
2,8
Romania
6,7
6,7
Switzerland
1,5
1,3
Serbia
7,5
7,9
Turkey
21,3
36,1
Bizde gelecek hafta Ocak ayı enflasyonu açıklanacak, bir ayda %10 civarında enflasyon bekleniyor. Yıllık TÜFE’de %45-50 civarında olacak. İnşallah ÜFE’de üç hane görmeyiz.
Döviz yüzünden enerji maliyetimiz arttı. Döviz yüzünden dış borcumuz arttı. Dolayısıyla aslında faiz tartışmasının bedeli enflasyon ve girdi maliyetleri artışıyla katmerli olmuştur.
Yıllarca enflasyon ekonomide en büyük hastalıktır dedik, ama dinletemedik. Merkez Bankasını ilk eleştiren oda başkanlarından birisi ben oldum, Yüksek enflasyonun orta sınıfla birlikte KOBİ’leri de zayıflatacağını söyledim. Keşke herkes zamanında bu konuda daha fazla konuşsaydı ve bu hatalar yapılmasaydı.
Şimdi KOBİ’ler ücret maliyeti artışı, girdi maliyeti artışıyla piyasada durgunluk arasında sıkıştılar. Maliyetler artıyor, ama fiyatlara zam yapsanız müşteri yok.
Faiz düştü, düşecek denildi, ama son günlerde ne kredi var ne de faizlerde düşüş oldu. Halen merkezin faizi %14, ama tahvil faizi %23, kredi faizi %25-30 arasında değişiyor ve kredi yok.
Şirketlerin döviz alması istenmiyor, bankalar herkese telefon edip TL’ye geçilmesini teşvik ediyorlar.
1980’lerde döviz alımı ve satımı yasaktı. Dövizi Merkez Bankası belirlerdi. Şimdi biraz buna doğru gidiyoruz. Ortada bir ekonomik program olmadığı için kesin bir değerlendirme yapamıyoruz. Avrupa’nın 10 yıl önce başladığı negatif reel faiz politikasını biz şimdi taklit etmeye çalışıyoruz. Oysa koşullarımız farklı, bizde başarılı olması zor.
Bir uyarı daha yaptık, Fed faiz artırınca biz de etkileneceğiz dedik. Şimdiye kadar dünyada enflasyon yoktu, düşük faiz dönemiydi. Bu dönem artık bitiyor. Son iki haftadır dünyada borsalar düşüyor, teknoloji hisselerinde sert düşüşler yaşandı. Kripto paralar düştü. Bunlar dünyada yeni dönemin başlangıcı. Küresel tedarik sistemi düzelmiyor. 2022 yılı küresel enflasyon ve faiz artışı yılı olmaya başladı. Rusya-Ukrayna gerilimi bizim için ayrı bir risk oluşturuyor. Bizim risk primimiz CDS 550’ye çıktı. Biz bu enflasyonla nasıl dayanacağız, göreceğiz. Yabancı bankalar Türkiye’nin tekrar faiz artırmasını bekliyor. Hazine Bakanımız faizin artırılmayacağını, dövizin düşeceğini, bu yıl sonunda enflasyonun %30’a ineceğini söylüyorlar. İnşallah Sayın Bakanın dediği gibi enflasyon da döviz de düşer. Bizim de arzumuz ülkemizin iyi olmasıdır. Fakat iyi olmak için iyi hesap yapmak gerekir. Aşırı iyimserlik kötümserlikten daha risklidir. Küresel çalkantı devam ederse Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan oluruz.
Elektrik ve doğal gazdan, enflasyondan sonra en büyük sıkıntı kredi konusudur. Enflasyon halkın alım gücünü düşürdü, işletmelerimizin de sermayesini eritti. Bu nedenle komitelerimizin kredi talepleri yoğunlaştı. Bütün sektörlerimiz KGF destekli kredi talep ediyor.
Komitelerimizin bir başka ortak talebi de istihdam desteklerinin artırılmasıdır. Asgari ücretin üzerindeki ücretlerde artış zorunluluğu bütün KOBİ’ler de sıkıntı yaratmıştır. Bu nedenle istihdam desteklerinin artırılması da gereklidir.
Bildiğiniz gibi, geçen ay komitelerimizle ortak toplantılar yaptık, sonra komite başkanlarımızla tekrar toplandık. Güzel bir rapor çıkardık, bu raporu hem Rifat Hisarcıklıoğlu başkanımıza hem de Ticaret Bakanımıza verdim. Hazine ve Maliye Bakanımıza da gittik. Ekonomideki sorunları hem sözlü anlattık hem de raporlar sunduk.
Kredi ihtiyaçlarını ve taleplerimizi Sayın Bakanlara da anlattık. Hazine ve Maliye Bakanımız düşük faizli KGF kredileri verileceğini söylediler. Fakat ne zaman ne boyutta, nasıl kredi verileceği henüz netleşmedi. Şimdi kamu bankalarına 60 milyarlık sermaye ilavesi gündemde. Bir, iki ay içinde yapılacağı söyleniyor. Oysa bu konuda kaybedecek zaman yok, işletmelere biran önce finansman konusunda bir ışık yakılmalıdır.
KDV indirimleri taleplerimizi de Sayın Bakana anlattık, özellikle aynı ürünlerdeki farklılıkların giderileceğini ifade ettiler.
Komitelerimizin taleplerinde fiyat farkı kararnamesi ve KDV alacakları konuları da vardı. Hükümet bu konuda adımlar attı. Medikal sektörün son 6 aya kadar olan alacakları ödendi, üniversite hastanelerinde son 3 aya kadar olan alacaklar ödendi. KDV iadelerinde ödeme yapıldı. Fiyat farkı kararnamesi kanunu Büyük Millet Meclisi’nden geçti.
Yine komitelerimizin zincir marketlerle ilgili düzenleme beklentileri de vardı. Bu konuda da çalışma var, yasa teklifini bekliyoruz.
Komitelerimizin bu ayki gündemini, diğer sektörel sorunları da sizlere sunayım. Bu sorunları hem ilgili kurumlara yazıyoruz hem de basın bülteni yaparak kamuoyu ile paylaşıyoruz. Basında her hafta komitelerimizin haberleri yayınlanıyor.
OCAK AYI MESLEK KOMİTELERİ TOPLANTILARI: SEKTÖREL SORUNLARI
TARIM (1. GRUP)
TARIMSAL SULAMA ELEKTRİK TARİFESİ ZAMLARI
GÜBRE İHRACATINDA KISITLAMALAR
GÜBRE VE TARIMSAL İLAÇ FİYATLARINDA AŞIRI ARTIŞ
(4. GRUP)
ŞEKER TEDARİKİNDE SORUNLAR
İÇECEK (5. GRUP)
ASGARİ ÜCRET PRİM DESTEĞİNİN DEVAM ETMESİ
POLİKARBON KDV ORANININ DÜŞÜRÜLMESİ
ALKOLLÜ İÇECEK ÖTV ARTIŞI, KAYITDIŞILIĞIN VE ETİL ALKOLE BAĞLI CAN KAYIPLARININ ARTMASI
TİCARİ ARAÇ ALIMLARINDA ÖTV İNDİRİMİ
ŞİŞE CAM MALİYETLERİNDE %300 ARTIŞ
TARIMSAL TİCARET (6. GRUP)
FİDE MALİYET VE FİYATLARINDA ARTIŞ, İŞÇİLİK VE KİRA MALİYETLERİNDE ARTIŞ. FİDE ÜRETİMİNE VE EKİME DESTEKLERİN ARTIRILMASI
METAVERSE, NFT VE KRİPTO CÜZDAN KONULARINDA EĞİTİM
ELEKTRONİK (23. GRUP)
KGF DESTEKLİ KREDİ İHTİYACI
ELEKTRİK (24. GRUP)
KAMU KESİMİNE DÖNÜK ÇALIŞAN YÜKLENİCİ FİRMALARIN KUR ARTIŞI NEDENİYLE MALİYETLERİNDE ARTIŞ, FİYAT FARKI ZARARLARININ TAZMİN EDİLMESİ, HAKEDİŞ SÜRELERİNİN KISALMASI
ODANIN ELEKTRİKLİ ARAÇ KULLANIMINDA ÖRNEK OLMASI, ŞARJ ÜNİTESİ KURULMASI
HEDİYELİK EŞYA-ZÜCCACİYE (27. GRUP)
KOSGEB HIZLI DESTEK KREDİLERİNİN YAYGINLAŞTIRILMASI, KOŞULLARININ DAHA KAPSAYICI OLMASI
İNŞAAT (30. GRUP)
KENTSEL DÖNÜŞÜMDE %10 TEMİNAT KOŞULUNUN KALDIRILMASI, BİNALARDA KARAR ALMA ÇOĞUNLUK ORANININ %51 OLMASI, EMSAL ARTIŞI SAĞLANMSI VE ADA BAZLI DÖNÜŞÜM YOLUNUN AÇILMASI
MİLLİ EĞİTİM VE AİLE VE SOSYAL HİZMETLER BAKANLIKLARININ RUHSATLANDIRMA, DENETİM SÜREÇLERİNİN UYUMLAŞTIRILMASI, SEKTÖRDE FARKLI İSİMLERLE DENETİMSİZ HİZMET VEREN İŞLETMELERİN DENETİM ALTINA ALINMASI
SAĞLIK HİZMETLERİ (49. GRUP)
KVKK EĞİTİMİ
Birinci grubumuzun gübre, fide fiyatı şikayetleri en önemli sorunlardan birisidir. Beşinci grubumuzun alkollü içki ÖTV’sini defalarca söyledik. Sadece geçen ay onlarca insan hayatını kaybetti. Bu ÖTV turizme zarar veriyor, toplumun bir kısmının sosyal hayatına zarar veriyor ve en kötüsü insan hayatına mal oluyor.
Ticari araçlara ÖTV indirimi çeşitli sektörlerimizden gelen bir taleptir.
İnşaat sektörümüz kentsel dönüşüm konusunda önemli uyarılarda bulunmuştur. İnşaat maliyetlerinde artış ve diğer koşullar kentsel dönüşümü zorlaştırmıştır. Yıllardır ada bazlı kentsel dönüşüm olmalıdır, kentsel dönüşüm master plan çerçevesinde yürütülmelidir, dedik.
48, grubumuz, yani özel eğitim grubumuzun dile getirdiği mevzuat konuları ve destek talepleri bulunuyor. Özel eğitim sektöründe eğitim ücretlerinde artışa %36 tavan getirildi. Oysa ücret maliyetleri, kira ve gıda maliyetleri artışı ortada. Türkiye’nin geleceği sadece ve sadece yüksek düzeyde nitelikli çağdaş eğitime bağlıdır. Kreşlerden liselere kadar eğitim tek elden yönetilmeli, her yerde aynı kalite standardı olmalıdır. Çocuklarımız iyi eğitim almalı, gençlerimiz özgür ve mutlu olmalıdır. Market açar gibi kreş, okul, yurt açılmamalıdır. Her sektörde merdiven altı üretime alıştık, ama eğitim sektöründe merdiven altı olmamalıdır.
Kentsel dönüşüm ve eğitim gibi konularda özel toplantılarla sorunları konuşmamız da fayda var. Komitelerimiz ayrı toplantılar düzenlerse iyi olur.
KDV indirimi, kredi desteği gibi konular bütçe ile ilgili olduğu için sonuç almak her zaman mümkün değil. Fakat komitelerimizin uğraşarak düzeltebileceği yüzlerce konu var aslında.
Örneğin sigorta sektörümüz uğraştı, trafik kazalarında iş göremezlik ve sakatlığı sigorta kapsamına aldırdı. Komitemiz sektörün önemli bir sorununu çözmüş, yüzbinlerce insanın hayatını ilgilendiren bir çözüm üretmiştir. Meclis başkanımızı, komite başkanımızı ve tüm sigortacılık grubumuzu kutluyorum.
Madencilik grubumuzun sektöre ilişkin genel talepleri vardı. TOBB sektör meclisi nezdinde girişimde bulunduk. Yarın TOBB Türkiye Madencilik Meclisi Divanı desteğiyle online toplantı yapılacak. Komitelerimiz diğer oda ve bölge komiteleriyle ve TOBB sektör meclisleriyle iletişim kurarak birlikte çalışırsa daha iyi sonuçlar alırız. Bu tür etkinlikleri diğer sektörlerimiz de yapabilir.
Kuyum sektörümüzün Ticaret Bilgi Sistemi giriş sürasinin uzatılması talebi vardı, gerekli girişimde bulunduk, süre Haziran’a kadar uzatıldı.
32'nci grubumuzun Kemerağzı bölgesinde özel proje yapılması gibi talepler de vardı. Bu konuları da arkadaşlarımız takip ediyor.
Gördüğünüz gibi çalışmalarınız boşa gitmiyor, doğal gaz sorununda olduğu gibi TOBB devreye giriyor, bir kısım sorunların çözümlenmesine katkı yapıyor. Sizler, meclis üyeleri, komite başkanlarımız ve üyelerimiz kendi işinizi bırakıp, her ay toplantılarımıza katılıyorsunuz. Kafa yorup raporlar yazıyorsunuz. Bunu da bir kamu hizmeti olarak bir karşılığı olmadan yapıyorsunuz. Bu emeği veren her meclis ve komite üyemize bir kez daha teşekkür ediyorum.
Antalya limanında sözleşme süresi yeni ihale yapılmadan uzatılmamalıdır dedik, ancak Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne kanun değişikliği tekrar getirildi ve kabul edildi. Maalesef bu tür konularda şehrin talepleri yeterince dikkate alınmıyor. Firmaya avantaj sağlanacaksa bunun karşılığında liman fiyatları da makul düzeye çekilmelidir. Bu konunun takipçisi olmaya devam edeceğiz, fiyatlar makul düzeye çekilmezse bu konuyu devamlı gündemde tutacağız.
Geçen hafta Antalya Hipodrom’u açılışı yapıldı. Odamızın seçim beyannamelerine bakıldığında 10-15 yıl önce bunu dile getirdiğimiz görülecektir. Hatta bir dönem bu konuda çalışma bile yapıldı. Antalya’ya yakışan bir projedir, hayırlı olmasını diliyorum. Keşke daha güzel bir açılış yapılsaydı ve hep birlikte katılsaydık. Hipodrom’un Antalya’ya ilgi çekmesi, Antalya turizmine bir çeşit katmasını diliyorum.
Bu tür projelere, ulaştırma projelerine ihtiyacımız var. İstanbul’da Atatürk Kültür Merkezi açıldı. Kültür ve Turizm Bakanlığımız Sinema Müzesi projesi yaptı. Galata projesi yapıldı. Şimdi Karaköy’de kruvaziyer gemiler için AVM’ye benzer bir rıhtım projesi yapıldı. İstanbul Modern de yeni bir yapıya kavuştu. İstanbul’da Haliç kongre merkezi gibi projeler de yapıldı. Biz ise Antalya olarak henüz yeni Müze projesine başlayamadık. Bu sadece bir örnek, bunun gibi başka konular da var. Bunları hep birlikte çalışarak Hükümetin ve bütün siyasi partilerimizin gündemine aldıracağız.
Oda çalışmaları hakkında da bilgi vereyim. Bu yıl Antalya ve Batı Akdeniz bölgesinin ticaretini geliştirmek için 3 yıldır düşünüp, pandemi nedeniyle ertelediğimiz önemli bir projeye başlayacağız. Buna Bölgesel Ticaret Buluşmaları ismini koyduk. Mayıs ayında Devlet Destekleri Zirvesi ile birlikte bir networking veya ticaret buluşmaları etkinliği başlatıyoruz. Networking, yani işbirliği ağları oluşturma zaten Stratejik Planımızın sloganıydı. Bu kapsamda örneğin tarım üreticisi ile tedarikçi ve ihracatçıyı, bilişimci ile turizmci ve sanayiciyi, inşaat sektörü ile yapı malzemeleri sektörü mensubunu bir masada buluşturup ikili görüşmeler serisi gerçekleştireceğiz. Bu sadece iki günlük bir faaliyet olarak kalmayacak, networking projesi kalıcı olacak, periyodik olarak fiziksel buluşmalar yapacağız ve ayrıca bunu web tabanlı olarak da geliştireceğiz. Bu projeyi üç ilin Ticaret ve Sanayi Odaları, Borsaları, SİAD’larıyla, ilgili bütün kurumlarımızla birlikte gerçekleştireceğiz. Böylece kendi üyelerimiz arasında ticaretin artmasını, il ve bölge olarak kendi pazarımızı geliştirmeyi sağlayacağız. Maalesef pandemi iki yılımızı çalmasaydı bu konularda çok daha ilerlemiş olurduk, yine de önemli olan başlamaktır.
Geçen hafta tüm il oda ve borsalarımızla başkanlarımızla bir toplantı yaptık, sonra SİAD başkanlarımızla bir araya geldik. Her iki toplantıda da başkanlarımız Antalya’nın il olarak yatırımlarını, sektörlerin geleceğini hep birlikte ele almamız yönünde talepler dile getirdiler. Biz zaten Büyükşehir Başkanımızla Antalya’nın Geleceği konulu kapsamlı bir arama konferansını Mart ayında birlikte yapmak üzere anlaşmıştık. Dolayısıyla bu konuyu da programımıza aldık. Tarımdan turizme, inşaattan sanayiye Antalya’nın nereye gittiğini, nereye gitmesi gerektiğini birlikte konuşarak Antalya vizyon belgemizi yenileyeceğiz. Şubat ayında oda ve borsalarımız, SİAD’larımızla birlikte Antalya ekonomisinin geleceğini konuşacağız. Milletvekillerimizle de biraraya gelerek yatırım ihtiyaçlarımızı, sektörel projeleri Hükümete götüreceğiz.
Çevreci dönüşüm yol haritası çalışmaları bir taraftan ilerliyor. Büyükşehir belediyemiz, Mühendis odalarımız, İl müdürlüklerimiz, ASAT gibi kuruluşlarımız bu çalışmalarda aktif olarak yer alıyorlar. Şubat ayında çevreci dönüşüm çalıştayını da yapacağız.
140'ıncı yılımızda Antalya’nın geleceğine de ışık tutacak çalışmalara birlikte imza atacağımıza inanıyorum.
KÖK Ödülleri sürecimizi de başlattık. Sizlerden de bu konuda katkı, destek, öneri bekliyoruz.
Sorunları dile getirdim, yaptıklarımızı anlattım. Biraz da moral olacak bir şeyler söyleyeyim.
Antalya olarak 2020 yılında pandeminin turizme etkisinden dolayı büyük darbe aldık. Türkiye’de en büyük ekonomik kaybı biz yaşadık. Geçen yıl turizmde ancak 2019’un %60’larına geldik.
2019’a göre turist ve gelir kaybını hesaplarsak 2 yılda 18 milyon turist kaybımız var. Antalya’nın bir turistten karı 300 dolar olsa iki yılda 6 milyar dolar kayıp demektir. Biz pandemi başında 2020’de 20 milyar lira civarında kaybımız olacak demiştik. Buna 2021’i eklerseniz, o dönemin döviz kurunu ve enflasyon farkını dikkate alırsanız bu civarda bir kaybımız var.
Pandemi nedeniyle turizmdeki bu kayıp, normal bir şehir için öldürücü olurdu. Fakat Antalya ayakta kaldı. Ben verilere göre konuşuyorum, bu nedenle olumsuz bir durumu da olumlu bir durumu da veriye bağlı olarak söylüyorum.
Sorun çok, zamlar ve girdi maliyetleri nedeniyle kapanma riski olan işletmelerimiz var. Buna rağmen 2021 yılı verileri Türkiye geneline göre daha iyi bir performans gösterdiğimizi ortaya koymaktadır.
ANTALYA EKONOMİSİ VERİLERİ
Dönem
Antalya
Antalya
Antalya'da Değişim(%)
Türkiye'de Değişim(%)
2020
2021
Yabancı Turist Sayısı
Ocak-Kasım
3.199.896
8.572.170
167,89
89,61
Zorunlu Sigortalı Sayısı
Ekim
570.350
653.049
14,50
5,85
SGK Esnaf Sayısı
Ekim
106.260
115.280
8,49
8,22
Vergi Tahsilatı
Ocak-Aralık
8.931.500
14.370.105
60,89
39,79
Dahilde Alınan KDV Tahsilatı
Ocak-Aralık
765.864
1.827.164
138,58
72,52
İhracat (bin dolar) (TİM)
Ocak-Aralık
1.439.374
1.865.831
29,63
32,3
Yaş Meyve-Sebze İhracatı (bin dolar)
Ocak-Aralık
509.590
579.092
13,64
12,95
Yatırım Teşvik (Sabit Yatırım Milyon TL)
Ocak-Kasım
5.052
6.930
37,17
- 9,42
Konut Satışı
Ocak-Aralık
63.898
66.691
4,37
- 0,49
Ticarethane Elektrik Tüketimi (MWh)
Ocak-Ekim
2.703.218
3.302.164
22,16
5,52
Antalya Hal Ürün Tutarı ('000 TL)
Ocak-Aralık
2.397.637
3.572.171
48,99
Antalya Hal Ortalama Kg Değeri (TL)
Ocak-Aralık
2,91
4,08
39,91
Turizmde Türkiye performansının çok üzerine çıktık. Turizmde 2019’un %60’ında kalmamıza ve daha fazla gelir kaybına rağmen, son aylarda turizmde yatırım iştahının tekrar arttığını görüyoruz. Geçen yıl ve bu yılın başlarında turizmde ve sanayide yatırım azalırken tarımda yatırım patlaması olmuştu. Son aylarda turizmde yatırım teşvik belgeleri tekrar çıkışa geçti ve tarım ikinci sıraya geriledi. Demek ki, finansman sorunu olmasa, uygun yatırım kredisi olsa yatırım cephesi de toparlanacaktır.
Şirket kuruluşları tablosunu sizlerle paylaşayım.
2019
2020
2021
Yıllık artış
İSTANBUL
47.447
53.232
56.279
5,7%
ANKARA
9.939
11.298
11.895
5,3%
İZMİR
6.135
7.510
7.832
4,3%
ANTALYA
4.501
5.248
5.559
5,9%
BURSA
3.571
4.496
4.593
2,2%
KOCAELİ
2.114
2.988
3.106
3,9%
Şirket kuruluşunda 2019’da dördüncü ildik, 2020 pandemi yılında ve 2021’de yine dördüncü sırada olmaya devam ediyoruz.
Yani bütün sorunlara rağmen Antalya’nın bir başka boyutu var. Antalya geçmişte turizm, inşaat gibi sektörleriyle çalışan göçü alırdı. Şimdi Antalya’da yaşamak isteyenler konut alarak geliyorlar, ticaret yapmak üzere gelen de azalmıyor, artıyor.
Turizme, tarıma, konut veya gayrimenkule gelen yabancı sermaye var. Yabancı sermayeli şirket sayımız 4.600’e yaklaştı.
Sadece serbest bölgemizde 39 tam yabancı sermayeli, 21 de yabancı ortaklı şirket var. Serbest bölgemizin istihdamı 5700 kadar, ama yurtdışına yat, tekne, makine, elektronik gibi ürünlerle yarım milyar dolar ihracat yapıyor. Antalya’nın ihracatında genelde sadece ihracatçılar birliği rakamına bakılıyor, Serbest Bölgemizin ihracatını da dikkate almalıyız.
Bölgemiz 2021 yılında konut fiyatlarının en fazla arttığı bölgeler arasında. Aralık ayında ise %10 civarı fiyat artışıyla birinciyiz. Buna rağmen konut satışımız düşmemiştir. Konut satışında Bursa’nın önünde dördüncü iliz.
Yabancılara konut satışımız pandemiye rağmen 2020’de 7 bin 700 olmuştu, geçen yıl 12.384 ile rekor kırdık.
Yabancılara konut satışlar
2019
2020
2021
Toplam
45 483
40 812
58 576
İstanbul
20 857
19 175
26 469
Antalya
8 951
7 735
12 384
Ankara
2 539
2 746
3 672
İstihdam artışında fark yarattık.
Geçen yıl Antalya %14,5 artışla istihdamı en fazla artıran il oldu. Son bir yılda kayıtlı istihdam artışında Ankara’yı, İzmir’i bile geçtik. Yine de turizmde halen 2019 istihdamına gelinmedi.
Sıradan bir şehir olsaydık biterdik, ama Antalya yıkılmadı, ayakta kalabildi.
Biz sadece sorunlara takılır ve kendimizi geliştirmezsek, Antalya pastasından biz değil, dışardan gelen şirketler pay alır. Bu nedenle kendimizi, üyelerimizi, birbirimizle ticareti geliştirmeye önem vermeliyiz. Antalya’nın hedeflerini büyütmeliyiz. Pandemi kayıplarını bu sezonda telafi etmek için çalışmalıyız.
Şehrimizin, bölgemizin gücünü görmeli ve her birimiz işimizi buna göre yapmalıyız. Antalya’da yaşamak gibi ticaret yapmanın da bir ayrıcalık olduğunu üyemize anlatmalıyız. Antalya’nın da Odamızın da kıymetini bilmeliyiz. Daha iyisi, daha güzeli için hep birlikte çalışmalıyız.
İnşallah kısa bir sürede pandeminin yavaşladığını görürüz, tekrar biraraya geliriz. Çünkü Şubat sonundan itibaren çalıştay, arama konferansı gibi etkinliklerimiz olacak, o zamana kadar hepimiz lütfen dikkat edelim.
Hepinize tekrar sevgi ve saygılarımı sunuyor, sağlıklı günler diliyorum.